“Değerler Eğitimi, Sadece Akademik Başarı Değil, İnsan Olmanın Temelidir”
Yaşaroğlu, değerler eğitimini sadece bir ders olarak değil, insanın içsel dünyasını şekillendiren bir yolculuk olarak tanımladı. “Eğitim, insanı yalnızca meslek sahibi yapmak için değil, insan olmanın anlamını öğretmek için de yapılmalıdır,” dedi.
Ayrıca eğitimle elde edilecek başarıların, sadece teknik bilgi ve becerilerle sınırlı kalmaması gerektiğini, her bireyin içindeki insanî potansiyeli keşfetmesi gerektiğini de belirtti. Bu çerçevede, “Gerçek eğitim, insanın manevi yönünü güçlendirmedikçe tamamlanmış sayılmaz” diyerek, değerlerin gücünü bir kez daha vurguladı.
“İnsan Olmak, Değerlerle Donanmak Demektir”
Yaşaroğlu, eğitimin esas amacının bireyi toplumla uyumlu, dengeli ve sorumlu bir şekilde yetiştirmek olduğunu belirtti. “İyi bir insan, sadece iyi bir öğrenci veya çalışan değildir. İnsan olmak, değerlerle donanmak demektir,” diyen Yaşaroğlu, insanın ruhsal dengesinin ve mutluluğunun değerler üzerinden şekillendiğine dikkat çekti.
"Sevgi, saygı, merhamet gibi değerler, insanın içindeki barışı sağlar. Bir toplumda bu değerlerin varlığı, sadece toplumsal huzuru değil, bireysel tatminin de teminatıdır,” şeklinde konuştu.
“Değerler Eğitimi, Ailede Başlar”
Yaşaroğlu, eğitimde ailenin rolüne de özel bir vurgu yaptı. "Değerler, ailede başlar ve toplumda devam eder," diyerek, ailelerin eğitimdeki kritik rolünü hatırlattı. "Aile, çocuğa sadece eğitim vermez, aynı zamanda onun kişiliğini ve değerlerini de inşa eder,” diyerek, ailelerin eğitimdeki etkisinin ne denli önemli olduğunu vurguladı.
Yaşaroğlu, çocukların ailede edindiği değerlerin, okulda ve toplumsal hayatta nasıl şekillendiğini, bu değerlerin ancak doğru bir şekilde aktarılmasıyla bireylerin karakterinin güçleneceğini belirtti. Ailelerin çocuklarına doğru değerleri nasıl aktarabilecekleri konusunda ise en önemli faktörün “rol model olmak” olduğu belirtildi. Ailelerin, çocuklarına değerleri gösterirken kendilerinin de bu değerlere sadık kalmaları gerektiği vurgulandı.
İslam ve Batı Ahlakı: Toplumsal Dayanışma ile Bireysel Çıkarlar Arasındaki Fark
İslam’a göre, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma esas alınırken, Batı’da bireysel çıkarlar ön planda. Seminerde, Hazreti Ebubekir ve Ebu Cehil örnekleriyle, insanın doğru yolu seçme ve değerler üzerinden tercihler yapma özgürlüğü anlatıldı. Ayrıca, İslam’ın insaniyetin en yüksek noktası olduğu ve bu yüzden İslam’ın evrensel bir değer sistemi sunduğu dile getirildi.
Batı’daki ahlaki değerlerin bireylerin çıkarları ve menfaatleri doğrultusunda şekillendiği vurgulandı. İslam ahlakında ise menfaatin, kardeşlik ve dayanışma gibi yüksek değerlerle şekillendiği ifade edildi.
Konuşmacı, İslam’ın öğretisinde, güçlülerin haklı olmadığı, aksine haklı olanın güçlü olduğunun altını çizdi. İslam’a göre, menfaatler dünyevi değil uhrevi olmalıdır; gerçek fayda, Allah rızası ve toplumsal faydaya dayalı bir anlayışla sağlanır.
Yaşaroğlu, İslam’ın, hayatta insanı doğru bir yolda yönlendiren ve hakka dayalı bir sistem sunduğunu belirterek, "İslam fıtratı üzerine doğmuş insan, ancak bu değerlerle doğru bir insana dönüşebilir" dedi. Bu değerler, kişisel menfaatleri ve egoist davranışları bir kenara bırakıp, toplumsal fayda ve insanlık adına çalışmayı esas alır.
Sonuç Olarak: Değerler Eğitimi, Toplum İçin Bir Yatırımdır
Konferansın sonunda, Prof. Dr. Cihat Yaşaroğlu, değerler eğitimini sadece bir bireysel gelişim aracı olarak değil, toplumsal bir sorumluluk olarak da ele aldı. "Değerler eğitimi, sadece okullarda değil, her alanda toplumu dönüştürme gücüne sahiptir,” diyerek, eğitimde değerler ekseninde atılacak adımların toplumsal yapıları nasıl dönüştürebileceğine dair önemli bir mesaj verdi. Toplumların ruhunu şekillendiren değerler, sadece eğitimle değil, her bireyin bu değerleri yaşatarak topluma katkı sağlamasıyla güçlenecek.
AlINTIDIR
https://www.iikv.org/i/4282-toplumun-ruhunu-insa-etmek-icin-egitim-sart